

Kur’an’da öğütler ve buyrukların yanında geçmişte yaşanan olaylar ile bazı peygamberlerin hayatları da anlatılmaktadır. Peygamberlerin örnek hayatlarını öğrenmek, onlardan ders almamızı sağlar. Hz. Yusuf (a.s.) da Kur’an’da hayat öyküsü anlatılan peygamberlerden biridir.
Kur’an’da, Yusuf Peygamber’in (a.s.) hayat öyküsü başlı başına bir surede, ayrıntılı olarak anlatılır. Bu kıssa, Kur’an-ı Kerim’de “kıssaların en güzeli” olarak nitelendirilir. Kıssada; evlat ve kardeş sevgisinin, merhametin, hoşgörünün, adaletli yönetimin ve yaşanılan zorluklara rağmen ahlaklı olmanın önemi vurgulanır.Hz. Yusuf’un (a.s.) hayat öyküsü Kur’an’da, Yakub Peygamber (a.s.) ve diğer oğulları ile birlikte anlatılır. Yakub Peygamber’in (a.s.) on iki oğlu vardı. Bunlardan son ikisi, Yusuf ve öz kardeşi Bünyamin idi. Bir gün Yusuf (a.s.), rüyasında on bir yıldızın, Ayın ve Güneş’in kendisine secde ettiğini görmüştü. Bu rüyasını da babasına anlatmıştı. Babası, şöyle dedi: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana tuzak kurarlar…

İşte Rabb'in seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna
da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabb’in hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Yusuf küçük bir çocuktu. Bu yüzden babası onunla daha çok ilgileniyordu. Hz. Yakup’un (a.s.) Yusuf’a olan ilgisi, diğer oğullarında aşırı bir kıskançlığa neden olmuştu. Öyle ki Yusuf’u öldürme planları yapacak kadar ileri gitmişlerdi. O ölünce babalarının bütün ilgi ve sevgisinin kendilerine kala- cağını düşünüyorlardı.
Kardeşleri, babalarının kendilerine ilgisini yönlendirmek için Yusuf’u bir kuyuya attılar. Akşam eve ağlayarak geldiler ve babalarına Yusuf’u bir kurdun yediğini söylediler. Buna inanması için de Yusuf’un hayvan kanı bulaştırılmış gömleğini babalarına gösterdiler. Yakup (a.s.), oğullarının söylediklerine kanmamıştı, bununla birlikte onlara karşı ağır tepki ve suçlamalarda bulunmadı. Çünkü onlar da çocuklarıydı, aslında onları da çok seviyordu. Onlara şöyle dedi: “Hayır! nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”
Yusuf’un bulunduğu kuyunun yakınlarına bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya salınca Yusuf’u buldu ve “Müjde, müjde, işte bir oğlan!” dedi. Onu Mısır’a götürüp
oranın vezirine köle olarak sattılar. Onu satın alan vezir, hanımına dedi ki: “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz...”1
Böylece Hz. Yusuf (a.s.) Mısır’a yerleşti, orada büyüdü. Güzel görünüşlü bir genç oldu. Kendisine Allah (c.c.) tarafından hikmet ve ilim verilmiş, rüya yorumları öğretilmişti. Hz. Yusuf (a.s.) güzelliğiyle herkesin dikkatini çekti, herkeste hayranlık uyandırdı. Vezirin hanımı da ona ilgi duydu, ona karşı olan duygularını anlattı. Yusuf (a.s.), Allah’tan korktuğu için bu duygulara karşılık vermeyeceğini belirterek ondan uzaklaştı. Yusuf (a.s.), başına büyük sıkıntılar açılacağını bilmesine rağmen ahlaklı olmaktan ayrılmadı. İsteklerini gerçekleştiremeyen kadın iftira ederek onu hapse attırdı. Hz. Yusuf (a.s.) hapiste olmasına rağmen ümidini ve insanlara olan sevgisini kaybetmedi. O, hapishanedeki arkadaşlarının rüyalarını yorumladı, yorumlar gerçekleşti.
Bir gün Mısır kralı çevresindekilere, rüyasında, yedi zayıf ineğin yedi besili ineği yediğini ve yedi yeşil başağın yanında yedi kuru başak gördüğünü söyledi. Bu rüyayı kimse yorumlayamadı. Hapis- haneden çıkıp sarayda çalışan mahkûmlardan biri Yusuf’un güzel rüya yorumladığını krala haber verdi. Hz. Yusuf (a.s.), Mısır’da yedi yıl bolluk, sonra yedi yıl kıtlık olacağını söyledi. Bolluk yıllarında, kıtlık için hazırlık yapmaları, yiyecek depolamaları gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine kral, onu hapis- ten çıkardı ve maliye bakanı yaptı. Bu arada ona iftira edildiği de ortaya çıkmıştı. Hz. Yusuf (a.s.), bir bakıma ahlaklı davranmanın ödülünü almış oldu.
Hz. Yusuf (a.s.), kıtlık yılları için gerekli hazırlıkları yaptı. Yedi yıl boyunca gıda depoladı. Mısır ve civarında kıtlık başlamıştı. Her yerden kervanlar gıda maddeleri satın almak için Mısır’a geliyordu. Yusuf’un ağabeyleri de bu kervanlardan biriyle buraya geldiler ve Yusuf’la görüştüler. Onlar Yusuf’u tanımamışlardı. Hz.Yusuf (a.s.), kardeşlerinin kendilerine yaptıklarına rağmen onlara düşman olmadı. Onları sevmeye ve onlara merhamet etmeye devam etti. Onlara kendini tanıttı. Onlar dediler ki:
“Allah’a ant olsun, gerçekten Allah (c.c.) seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik.”2 Yusuf (a.s.), kardeşlerinden, babalarının gözlerinin görmediğini öğrendi. Yusuf (a.s.) dedi ki: “Bugün size kınama yok. Allah (c.c.) sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir. Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin.”3
Hz. Yakub’un (a.s.) gözleri, Yusuf’un (a.s.) gömleğini yüzüne koyunca açılıverdi. Yakub (a.s.), “Ben size, Allah (c.c.) tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?”4 dedi. Oğulları, “Ey babamız! Allah’tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik.”5
dediler. Yakub (a.s.), “Rabb’imden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz o, çok bağışla- yandır, çok merhamet edendir.”6 dedi.
Hz. Yusuf’un (a.s.) daveti üzerine Hz. Yakub (a.s.) ve ailesi Mısır’a gitmek üzere hazırlandılar. Mısır’a varıp Yusuf’un (a.s.) huzuruna çıkarıldıklarında Yusuf (a.s.), ana babasını bağrına bastı ve
“Allah’ın iradesi ile güven içinde Mısır’a girin.” dedi. Hepsi ona (Yusuf’a) saygı ile eğildiler. Yusuf (a.s.) dedi ki: “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabb’im onu gerçekleştirdi. Rabb’im beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabb’im, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz o, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”8
Hz. Yusuf (a.s.) yaşadığı zorluklara rağmen yüce Allah’ın (c.c.) buyruklarına uyarak ahlaklı davranmıştır. Yüce Allah (c.c.) da hem onun ailesini bir araya getirmiş hem de ona gösterdiği rüyasını gerçekleştirmiştir.
